13 Şubat 2017 Pazartesi

I. Körfez Savaşı ve Birleşik Krallık





    I. Körfez Savaşı'nda Birleşik Krallık. Askeri tanımı ile Operation Granby / Operasyon Granby. 1990-1991 Körfez Savaşı sırasında, Britanya Silahlı Kuvvetleri'nin, Koalisyon Kuvvetleri içerisinde yer alması. 






 





Arkaplan

    Kuveyt, doğusunda Basra Körfezi, güneyinde Suudi Arabistan, kuzeyinde ve batısında Irak ile komşu, mutlak monarşi ile yönetilen, zengin petrol kaynaklarına sahip bir Arap Emirliği'dir. Kuveyt, 400 yıl süre ile Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetildi. 1899 Tarihinde, Osmanlı'nın Kıbrıs vilayeti ile aynı konumu paylaştı. Hukuken, Osmanlı toprağı fakat fiilen Britanya toprağı oldu. 1914 yılında, I. Dünya Savaşı ile birlikte Britanya İmparatorluğu'nun bir parçası oldu. 1922'de Suudi Arabistan ile 1923'de Irak ile sınırı düzenlendi. 

    Britanya, 1930'lardan itibaren bölgedeki petrol haklarını antlaşmalar ile elde etti. Kuvet, Haziran 1961'de bağımsız bir emirlik oldu. 1967 ve 1973 Arap-İsrail Savaşları'nın ardından, İsrail'in zaferi üzerine OPEC ambargolarına katıldı. Ancak ambargoların kaldırılması sırasında arabulucu ülkelerden biri oldu. 1979 yılında İran İslam Devrimi'nden sonra İran'a yönelik sert politika izlemeye başladı ve Irak-İran Savaşı sırasında, açıkça Saddam Hüseyin yönetiminde ki Irak'ı destekledi.

    Saddam Hüseyin, 1968 yılında Irak'ta gerçekleştirilen Baas yanlısı darbe girişimine katılmış bir Irak Ordusu subayıydı. Hüseyin, darbeden sonra yıllar içerisinde Baas Partisi içerisinde yükseldi ve 1979 yılında mevcut devlet başkanı El-Bekr'in kalp krizinden sonra sağlık sebepleri ile liderliği bırakması ile Irak'ın lideri oldu. 1968 yılından beri gelen katı düzeni devam ettirerek çok daha sert ve demir yumruk düzeni kurdu. Tüm ülkeyi, sıkı polis ve istihbarat ağıyla örmüştü, aşiret liderlerini ve kilit isimleri büyük tavizler ile sıkı sıkıya kontrol altında tutuyordu.

    Saddam Hüseyin'in genel politik duruşunu belirtmek zordur. Hüseyin, milliyetçi-laik-sosyalist Arap Ulusçuluğu akımını benimsemiş bir Baas yanlısı olmasına rağmen, zaman zaman dini ve hatta mezhepçi politikalar izledi. Mısır ve Suriye'de ki Baas yönetimlerini reddetti ve Baas'ın simge liderlerinden Nasır'ın halefi olarak kendisini önplana çıkardı (zaman zaman Nasır'ın yanlışlarını da belirten açıklamalar yaptı). 


Saddam Hüseyin. 1979-2003 arasında Irak Cumhurbaşkanı. Ülkeyi, demir yumruk ile yönetti. Farklı dönemlerde farklı politikalar izledi. Şiilere, Kürtlere, kendisine karşıt Arap Sünnilere karşı sert sindirme ve katliamlara girişti. II. Körfez Savaşı ile devrildi. 2006 yılında idam edildi.


    


   Hüseyin yönetimi, 1979 yılında İran İslam Devrimi ile beraber, İran'a yönelik tutumunu aniden değiştirdi. Irak ekonomisi yıllardır, ordu önceliğine yönelmişti. Silahlı kuvvetlere çok büyük yatırımlar yapılmış ve Irak Ordusu'nun gücü dünyanın sayılı güçleri arasına girmişti. Saddam Hüseyin yönetimi, İran'ın devrimden sonra içinde bulunduğu iç karışıklıktan yararlanmak, Irak'ta ki Şii nüfusu sindirmek, İran'dan toprak ve petrol almak amacıyla, sınır antlaşmazlıklarını bahane ederek Eylül 1980'de İran'a ani bir saldırı gerçekleştirdi. Saddam Hüseyin'in, 3 ayda zaferle çıkılacağını iddia ettiği tarihe İran-Irak Savaşı olarak geçen savaş 8 yıl sürdü. Her iki tarafta, birbirini yok edene kadar savaşacağını ilan etti. 8 yıl sonunda her iki tarafta ateşkesi kabul etti. İran-Irak Savaşı'nın tam kaybı bilinmemekle beraber, her iki taraftan asker-sivil kaybının 1 Milyondan fazla olduğu kesindir.

    8 yıl süren, Irak'a yüzbinlerce insan ve 570 Milyar Dolara mal olan savaşın sonucu için hem İran hemde Irak için bir hiçti. Irak savaş öncesinde iddia ettiği hiçbir kazanımı sağlayamamış, ekonomisi iflas eşiğine gelmiş ve birçok ülkeye borçlanmıştı. Bunlardan birisi de Kuveyt Emirliği idi. 


İran-Irak Savaşı sırasında bir cephe.


    


    Kuveyt, Irak-İran Savaşı sırasında, petrol gelirlerinin bir kısmını Saddam Hüseyin'e nakit para veya silah alım yardımı olarak ayırdı. Suudi Arabistan ve Kuveyt, Irak ile taban tabana zıt ideolojilere sahip olmakla birlikte, Irak'ın İran'a karşı savaşını destekledi ve askeri olarak karşılıklı saldırmamazlık antlaşmaları imzaladı.

    Ancak savaşın uzaması ve İran'ın katı direnişi ile Kuveyt gibi birçok Arap ülkesi Irak'a olan desteğini azalttı. 

    Tüm bu süre boyunca Birleşik Krallık bölgeyi dışarıdan izledi. Hindistan, Mısır, Kıbrıs ve Aden'de alınan yenilgilerden sonra Birleşik Krallık, Ortadoğu'dan askeri anlamda uzak duruyor, ekonomik ve siyasi antlaşmalar ile etkisini devam ettiriyordu. ABD'nin ise bölgeye olan ilgisi 1970'lerin sonundan itibaren hızla arttı.

    Irak-İran Savaşı'nın bitiminden sonra, Irak'ın kaderi tamamen değişti. Savaştan sonra, Irak Ordusu'ndan 200.000'den fazla asker terhis oldu bu da ülkedeki yabancı işçilere düşmanlığı arttırdı, pogromlar yaşandı. Ülke de büyük bir Şii Ayaklanması patlak verdi ve Saddam Hüseyin yönetimi çok sert bir şekilde bastırdı, yok olmanın eşiğine gelen ülke ekonomisi çok eskiden beri süregelen sondaj tartışmaları ile bütün Arap ülkeleri ile ilişkilerini gerginleştirdi. Ayrıca Saddam Hüseyin yönetimi 1988 yılında, Irak'ın kuzeyinde Kürtlerin çoğunluk olduğu Halepçe'de kimyasal silah ile binlerce kişiyi katleden bir katliam düzenledi. 

    Saddam Hüseyin'in, insan haklarını açık ihlalleri ve ekonomi sebebiyle saldırganlaşan dış politikası, eski Arap müttefiklerini ve tarafsız kalmaya çalışan ABD ve Birleşik Krallık önderliğindeki Batı dünyasını hızla cepheleşmeye yöneltti. Irak'ın diğer bir yakın olduğu SSCB ve Varşova Paktı üyeleri ise 1989-1991 yılları arası çözülme sürecini yaşamaktaydı.

    1990 Nisan ve Mayıs MI6 raporlarında açıkça belirtildiği ve o dönem birçok ülkenin de beklediği gibi Saddam Hüseyin'in en geç Eylül-Ekim 1990 Tarihine kadar dayanabileceği düşünülmekteydi. Ancak Saddam Hüseyin, Kuveyt ile sondaj görüşmelerini durdurarak, 2 Ağustos 1990'da, 'Kuveyt'in Özgürleşme Çağrısı'na kulak verdiğini ilan ederek, Kuveyt'e girdi. 2 gün içerisinde ülkeyi işgal ve ilhak etti. 


Kuveyt'in İşgali.


    


    Bu işgal, Irak yönetimi ile tüm ülkeler ile ilişkisini kopardı. Böyle bir işgalin olabileceği, MI6, CIA ve birkaç istihbarat servisi tarafından dile getirilmişti fakat batılı liderler, Hüseyin'in böyle bir hamle yapabileceğine ihtimal vermemişlerdi. Saddam Hüseyin, kendi iktidarını kurtarmak, ekonomisine petrol takviyesi sağlamak ve İran Savaşındaki fiyaskoyu unutturmak amacıyla bu işgali gerçekleştirmişti.

    Birleşik Krallık, işgale çok sert tepki verdi ve ABD ile birlikte ortak hareket ederek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, Irak'a karşı ortak tavır takınılması politikasını yürüttü. Birleşik Krallık'ın Başbakanı Margaret Theatcher, Saddam Hüseyin ve yönetimi 'İğrenç işgalci bir diktatörlük' olarak niteledi ve her türlü işgalin sona ereceğini duyurdu.

    Ağustos 1990'dan, Ocak 1991 Tarihine kadar, Irak ile diplomatik müzakereler yürütüldü. Bu sürede BMGK, Irak'a karşı, askeri, siyasi ve ekonomik ambargo uyguladı. Bu zaten felç olan Irak ekonomisini tamamen çıkmaza soktu. Fakat Irak yönetimi ve Saddam Hüseyin, Kuveyt'ten çekilmeyi reddetti. 

Savaş ve Britanya Ordusu

    BMGK tarafından onaylı ve BM tarafından kurulmuş, Koalisyon Kuvvetleri'nin liderliğini, ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Suudi Arabistan ve Kuveyt yaptı. Bu ülkeler dışında 30 ülke daha Koalisyon Kuvvetleri'nin içerisinde yer aldı. 17 Ocak 1991'de Koalisyon Kuvvetleri, Irak'a karşı Operation Desert Storm / Çöl Fırtınası Harekatına başladılar. 

    Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonun çatısı altında Operation Granby / Granby Operasyonu adıyla kendi operasyonlarını yürüttü. Ordunun komutanlığına Hava Mareşal Sir Patrick Hine getirildi. Britanya savaşa, 53.462 personel ile kara, hava ve deniz unsurları ile katıldı. 


Britanya Ordusundan, Kraliyet İrlanda Süvari Birliğinden iki asker.


    


    Britanya Kara Ordusu, Suudi Arabistan'ın kuzeyinde, diğer koalisyon kuvvetleri ile konuşlandı ve hedefini, Irak'a güneyden girerek, daha sonra doğuya yönelerek, Kuveyt'e girmek ve Basra Körfezi'ne ulaşmak olarak belirledi. Hava ve deniz kuvvetleri ise koalisyon ve kendi ordusu ile koordineli olarak hareket etti.

    16 Ocak - 29 Ocak tarihleri arasında, Kraliyet Hava Kuvvetleri ve Kraliyet Donanması koalisyon operasyonlarının neredeyse tamamına katıldı. Kuveyt'te ki, Irak kara birliklerine karşı başarılı operasyonlar gerçekleştirdi. Irak ordusuna ait, Çin yapımı Silkworm füzelerinin havada imha etti. 

    29 Ocak'ta, Irak ordusu Suudi Arabistan sınırını geçerek, Hafci kentine saldırdı ve kenti ele geçirdi. Koalisyon kuvvetleri ise karşı saldırıya geçti. Britanya ordusu, hava, deniz ve kara unsurlarını birlikte kullandı. 2 gün sonra 1 Şubat'ta kent ele geçirildi.

    Bu tarihten itibaren, Şubat'ın ortasında planlanan kara harekatı biraz daha ertelendi ve Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin çok daha etkin bir şekilde katıldığı hava operasyonları hız kazandı. Irak Hava Kuvvetleri'nin büyük bölümü ve deniz kuvvetlerinin hemen hemen tamamı imha edildi. Irak'a ait iletişim kanalları yok edildi ve Kuveyt'te halen varlığına devam ettiren direnişe yardım edildi. Kraliyet Donanması, Basra Şehri'ndeki askeri hedefleri 6 defa ağır şekilde bombaladı.

    Yine bu sürede Irak'ın en büyük savaş umutlarından birisi olan uzun menzilli füzeler, Irak Ordusu tarafından kullanıldı. Saddam Hüseyin, özellikle savaş öncesinden itibaren SCUD Füzeleri ve sinir gazları ile İsrail'i vurmayı tehdit ediyordu. Bu füzeleri, İsrail'e karşı kullanarak, İsrail'i provoke etmeyi, İsrail'in karşılık vermesini hedefliyordu. Böylece, Koalisyon Kuvvetleri içerisinde yer alan Arap Ülkeleri, Irak'a karşı harekattan vazgeçecekti. Savaşta 88 SCUD Füzesi ateşlendi ve bu füzelerin birçoğu havada imha edildi. İsrail'e atılan füzelerden dolayı toplam 74 İsrail Vatandaşı hayatını kaybetti (bunların 45 kadarı füzelerin isabet etmesinden değil, kalp krizi veya panik sebebiyle hayatını kaybetmişti). İsrail, ABD ve Birleşik Krallık'ın yönlendirmesi ile savaşın başından itibaren soğukkanlı davrandı. Daha savaşın öncesinden ABD, İsrail'e, Patriotlar yerleştirmişti. Aynı şekilde Hollanda Kraliyet Kuvvetleri de, Türkiye ve İsrail'e Patriot yerleştirmişti. Britanya Kraliyet Donanması da ve Kraliyet Hava Kuvvetleri de 20'den fazla füzeyi havada imha etti. SCUD saldırıları sadece İsrail'e değil, diğer Koalisyon ülkeleri olan Bahreyn ve Suudi Arabistan'a karşı da gerçekleşti.


Suudi Arabistan'da ki, ABD Karargahına atılan bir SCUD Füzesi sonrası. 28 ABD askeri bu saldırıda hayatını kaybetti.


    


    Ancak tüm bu SCUD saldırılarına rağmen, Irak'ın beklediği askeri başarı elde edilemedi. Füzelerin etkisi beklenenden çok sınırlı kaldı ve savaşın seyrini değiştirmeye yetmedi.

    23 Şubat'ı, 24 Şubat'a bağlayan gece, Koalisyon, kara harekatına başladı. Britanya Ordusu, daha önceden planlandığı şekilde Irak'a girdi. ABD ve Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin 23 Şubat gecesi yaptıkları yanıltıcı hava saldırıları, Irak Ordusu'nu kararsız bıraktı. Koalisyon Kuvvetleri El-Jahrah'a doğru ilerlerken Britanya Ordusu sol kanadı tuttu ve burada çok zayıf direnişlerle karşılaştı. Çok kısa bir sürede hedefine ulaştı. 

    Koalisyon Kuvvetleri'nin esas endişelendiği, Irak Ordusu'nun elit birliği Cumhuriyet Muhafızları birliği ise bölgeden çekilmişti ancak 26 Şubat'ta, Saddam Hüseyin'den gelen emirle bir grup Cumhuriyet Muhafızı birlikleri ve Irak Ordusu, Koalisyon Kuvvetlerine karşı saldırıya geçti. Burada yaşanan yoğun çatışmalar, karşılıklı tank savaşlarının ardından Irak Kuvvetleri ağır yenilgi ile püskürtüldü ve geri çekildi. Kuveyt'ten geri çekilişi sırasında otoyollarda bıraktığı veya zayiat verdiği askeri teçhizatlar ise Highway of Death / Ölümün Otoyol'u adıyla anıldı. 


'Highway of Death' Enkazı ve naaşları kaldırmak aylar aldı. Saddam Hüseyin'in, hava savunma olmadan askerlerini bu şekilde Koalisyon Kuvvetlerine açık etmesi, birçok Iraklı subayın ve askerin nefretini kazandı. II. Körfez Savaşı'nda Irak Ordusu'nun birçok bölgede kurşun atmadan teslim olmasının en temel sebeplerinden biridir.


    27 Şubat'ta ABD Ordusu, kendi hava kuvvetleri ve Britanya Kraliyet Hava Kuvvetleri ve Kraliyet Donanması desteğinde Basra'ya, Cumhuriyet Muhafızları'na karşı harekete geçti. Bu birlik birçok teçhizatını kaybetmişti ve neredeyse savunmasız konumdaydı yine de direndi. 28 Şubat'ta, Cumhuriyet Muhafızları kaçtı veya esir düştü.

    Aynı zamanda Britanya ve diğer Koalisyon Kuvvetleri ise Kuveyt'in tamamında ki Irak Kuvvetlerini, Kuveyt'ten temizledi.

    Bu sırada Fransız Kuvvetleri ve ABD 101. Hava İndirme Birliği, Irak'ın içlerine başarılı harekatlar düzenlemişti. Kuveyt ve Basra'da alınan Koalisyon Kuvvetleri zaferleri ardından, Bağdat yolu açılmıştı. 

Ateşkes ve Sonrası

    28 Şubat 1991 Tarihinde, Irak saati ile 08.00 itibari ile ateşkes ilan edildi.  Ateşkes görüşmelerini yürüten Koalisyon Kuvvetleri askerleri arasında Britanya Ordusundan Orgeneral Sir Peter de la Billiere vardı.

    I. Körfez Savaşı sırasında Koalisyon Kuvvetleri'nden 292 asker hayatını kaybetti. Bunun 47'si Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri'nin askeriydi. Irak Ordusu'nun tahmini kaybı ise 30.000'den fazla oldu.

    Savaştan sonra, Mart ayında Emirlik Hanedanı ülkesine döndü ve Kuveyt'te Koalisyon Kuvvetleri'nin varlığı -azaltılsa da- devam etti. Irak'ta, Kürtler, Şiiler ve Saddam Hüseyin karşıtı Sünni gruplar Saddam Hüseyin'e karşı ayaklandı ancak başarısız oldular. Çok daha büyük katliamlar yaşandı. 1.5 Milyona yakın, çoğunluğu Kürt kökenli Iraklı, Türkiye'ye sığındı. BMGK ve Batı, Saddam Hüseyin'e karşı yaptırımlara devam etti. 


Savaştan sonra, Kuveyt sınırında devriye görevi yapan, Britanya Ordu devriyesi ve Challenger-1 Model tank.


    

    II. Körfez Savaşı'na giden süreçte, ABD 1992 ve 1993'te Irak'ı bombaladı, terörizme destek vermekle suçladı. BMGK kararı ile 32. paralelin güneyi uçuşa yasak bölge ilan edildi. 

    Birleşik Krallık ise bu zaferden sonra Irak'ta, diktatör Saddam Hüseyin ve yönetimine karşı, II. Körfez Savaşı'na katılmakla sonuçlanacak sert politikasına devam etti.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder