5 Kasım 2016 Cumartesi

Tarihin En Meşhur Komplosu ve Komplocusu: Barut Komplosu ve Guy Fawkes






      2006 Yılında bir film ile tüm dünyada meşhur olan Barut Komplosu ve Guy Fawkes tarihin en yanlış anlaşılan öğelerinden oldu. Barut Komplosu, 'Özgürlükçü, Anarşist, Demokrat' bir 'Özgürlükçü Devrim Hareketi' değildi. Guy Fawkes'da 'Özgürlük Yanlısı Devrimci' hatta komplonun lideri bile değildi. Peki 2006 yılına kadar her 5 Kasım'da Birleşik Krallık'ta şenlik olarak anılan daha sonra dünyada Millions March/Milyonların Yürüyüşü gecesinde anılan Barut Komplosu nedir? Guy Fawkes kimdir?


Arkaplan

      İngiltere, Britanya ve hatta dünya tarihini değiştiren isimlerden birisi olan İngiltere ve İrlanda Krallığı Kralı Henry (Tudor) VIII, Roma Katolik Kilisesinden bağımsız bir kilise olan Anglikan Kilisesini kurarak tarihteki ilk Ulusal Kiliseyi oluşturmuştur. Bu dönemden sonra Kral Edward VI döneminde de (kralın kendisi de Anglikan Kilisesine bağlıydı) kilise büyümüş ve güçlenmişti. Fakat Katoliklik hala ana unsurdu.

      Bu durum Anglikan-Katolik çatışmasını beraberinde getirmişti. Katolikler zamanla devletin dışına itildi, saray mevkilerini kaybetti ve baskılara uğramaya başladı. Fakat Kraliçe Mary-I veya Bloody Mary/Kanlı Mary İngiltere ve İrlanda Krallığı Kraliçesi olarak tahta geçtiğinde durum değişti.

      Kraliçe Mary sadece Temmuz 1553-Kasım 1558 yıllarında 5 yıldan biraz uzun bir süre tahtta kaldı. Lakin gerek Britanya gerek dünya tarihinin en kanlı liderlerinden biri oldu. Kraliçe çok katı bir Katolikti. Bir ruhbandan daha dindardı. Yeni kurulan kiliseyi heretic görüyor ve babası Kral Henry'den nefret ediyordu. Üvey kardeşi Kral Edward'ın varis bırakmadan ölümünden sonra tahta çıktı. Protestan ve Anglikan unsurları saraydan, ordudan, tüm önemli mevkiilerden temizledi. Prenses Elizabeth (daha sonra Kraliçe Elizabeth-I) başarısız isyanından sonra, Kraliçe, Protestanlara karşı daha acımasız davrandı. Fermanlar çıkardı. Protestanlar heryerden toplandı, linç edildi, görüldükleri yerde yakıldı, işkence gördü, engizisyon mahkemelerinde toplu yargılanarak, toplu katliamlarla katledildi. 16. Yüzyılda Katolik halkı bile bazı noktalarda rahatsız ettiyse de, ordu, yargı, saray ve ruhban mevkilerinde Katolikler bir oligarşi kurmuşlardı. Ayrıca Kraliçe Mary'nin, koyu Katolik İspanya Kralı Philip-II ile evlenmesi bu durumu daha da güçlendirdi.

     Fakat Kraliçe Mary 1558 Kasım'ında arkasında varis bırakmadan hayatını kaybetti. Yerine Anglikan Prenses Elizabeth, İngiltere ve İrlanda Krallığı Kraliçesi Elizabeth adıyla tahta çıktı. Kraliçe, Anglikan Kilisesine mensuptu. Protestanlara karşı zulüm sona erdi. İnançlarını yeniden özgürce yaşamaya başladılar. Fakat Protestan kesime 5 yıl boyunca uygulanan bu katliam, karşı bir tepki doğurdu. Kraliçe'nin tahta çıktığı ilk yıldan sonra Katolikler tasfiye edildi, makamlarını kaybetti, baskı ve yer yer şiddete maruz kaldı. Nefret, nefreti doğurmuştu. İlerleyen yıllarda Katolikler tüm mevkilerini kaybetmiş, aşağı görülmüştü. 

     Kraliçe Elizabeth, selefi gibi bir varis bırakmadan hayatını kaybetti fakat tahtı Anglikan/Protestan güvence altına alındı. Kraliçe Elizabeth'in uzaktan akrabası, İskoçların Kralı James İngiltere ve İrlanda Krallığı Kralı ilan edildi. Böylece bu 3 krallık tek bir monarka sahip oluyordu (personal union). 

     Kraliçe Elizabeth'in, varis bırakmadan ölümü Katolik kesimlere bir umut verdi ama Kral James'in kral ilan edilerek tahta çıkması büyük hayal kırıklığı oldu. Kral'da bir protestandı. Ayrıca Katoliklere daha sert bakıyor, Protestanlığı yayma girişimlerinde bulunuyordu. Katolik ileri gelenleri çözümü bir darbede aramaya başladı.



Kral James VI-I




İlk Komplolar


     Kral James'e karşı ilk komplo Bye Komplosu adıyla tarihe geçti. Katolik rahip William Watson ve rahip William Clark, Kral James'i kaçırma girişimi planladılar. Fakat girişim birgün önce öğrenildi ve iki rahipte yakalandı, işkence gördü ve idam edildi. 

     Bu olayın hemen ardından Lord Cobham,  Lord Grey de Wilton, Griffin Markham, Sir George Brooke ve Walter Raleigh, Stuart Hanedanından Arbella Stuart'ı tahta çıkarmak için başarısız bir komplo'da bulundular. Bu dini motifli bir komplo değildi fakat komplocular yargılandı ve hapis cezaları aldılar. Sir George Brooke idam edildi, diğerleri 10 yıl hapis kaldılar.

    Bu iki darbe girişiminden sonra Kral James, örgütsüz olarak 2 suikastte daha uğradı ama hiçbir yara almadı. 2 suikastte, 3 suikastçi yargılandı ve idam edildi. 

    Barut komplocuları bu girişimleri yakından gören insanlardı. Girişimlerin hiçbiri Katoliklerin sorunlarına kalıcı bir çözüm sağlamayacaktı. 

Komplo

     Komplocuların ne zaman bir araya gelip, bir darbe ekibi oluşturduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Fakat komplonun beyni, mimarı ve lideri Robert Catesby'dir.

     Robert Catesby, 1572 doğumlu, uzun boylu, kılıç kullanmasını çok iyi bilen, inançlı bir Protestandı. Asker kökenli bir aileden geliyordu. Kendisi de asker olmayı seçti. Katoliklerin aşağılandığı, tasfiye edildiği bir dönemde büyüdü. Ülkesini seviyordu.

     Karısına aşık olarak evlendi ve 2 çocukları oldu. Eşine ve ailesine çok bağlıydı. Fakat babasının ve eşinin 1 ay ara ile vefat etmesinden sonra büyük bir buhrana girdi. Bundan çıkış yolu olarakta Katolik olmayı seçti. 1598 yılında Katolik inancına geçti. 

     Catesby, Protestan olduğu dönemden çok daha fazla kiliseye gidiyor, İncil okuyordu ama yaşadığı bu dönemde Katoliklere olan baskı artmıştı. 1601 yılında Essex Ayaklanması'na katıldı. Bu biraz onun için başka bir çıkış yoluydu. Ayaklanma bastırıldı, tutuklandı. Daha sonra para karşılığında serbest kaldı. Ancak artık ülkesine daha doğrusu Protestan monarşiye olan inancı bitmişti.

     1602 yılında serbest kaldıktan sonra İspanya adına paralı askerlik yaptı. 1 yıl boyunca İngiltere'den paralı askerleri, İspanya'ya yolladı. 1603 yılında kendisi de İspanya Ordusuna subay olarak katıldı. Osmanlı İmparatorluğuna karşı birkaç akın görevine katıldı. Burada, Osmanlı'nın meşhur lağımcılarını gördü. Bunların yarattığı tahribat onda büyük etki oluşturdu.

     Catesby, hafif bir yara aldıktan sonra 1604 yılının ilk aylarında aklında büyük bir plan ile ülkesine döndü. Aslında bu bir hayaldi ama o koyu bir Katolikti, ülkesinde ki yönetimden nefret ediyordu. 

     Catesby aklındaki planı ilk olarak Robert ve Thomas Wintour'a anlattı. Wintour kardeşlerin, anne ve babası onlar daha çocukken hayatlarını kaybetmişlerdi, tek vasi amca Francis Ingleby'de bir Katolikti. Ingleby bir öğretmendi. 1586 yılında, Protestan eğitimi reddetti. Yargılandı ve idam edildi. (Francis Ingleby, yüzyıllar sonra 22 Kasım 1987 yılında Papa John Paul-II tarafından 'Şehit' ilan edildi). Kardeşler daha sonra, Hollanda ve İspanya ordularında paralı askerlik yaptı. 1603 yılında ülkelerine döndü.

     Catesby'nin, Wintour kardeşlere anlattığı plan açıktı. Eşi benzeri görülmemiş bir komplo/darbe yapılacaktı. Parlamento her yıl Sonbahar'da (günümüzde Mayıs), Kral, Lordlar Kamarası üyeleri, Avam Kamarası üyeleri, generaller, soylular ve tüm devlet ileri gelenleri ile hanedanın tamamının katılımıyla bir açılış töreni ile açılırdı. Catesby'nin planı, parlamentonun altına büyük barut fıçıları koyarak tam da, parlamento açılış gününde herkesi havaya uçurmaktı. Böylece Anglikan/Protestan devlet yönetiminden, ordunun üst düzeyinden ve soylulardan bir gece de kurtulunacaktı. 

     Gerek Catesby'nin gerek tüm komplocuların sonrasında nasıl bir yönetim şekli kuracağı konusunda iki fikir bulunmaktadır.

     Birincisi; İktidarda Katolik soyluların, askerlerin yer aldığı bir diktatörlük kurulacaktı. Birçok tarihçi bu ihtimalin zayıf olduğu konusunda hemfikirdir. 3 krallığın hiçbiri o tarihe kadar bu şekilde bir diktatör/cumhuriyet tecrübesi yaşamamıştı. 


     İkinci ihtimal; tahta Kral James'in katolik kızı Prenses Elizabeth çıkacaktı. Yönetim tamamen Katoliklerden oluşacaktı. Bu ihtimal bugün ittifakla kabul edilir. Komplocuların daha sonra mahkemeleri sırasında bu plan iki kere kayda geçirilmişti. 

     Plan, Wintour kardeşler tarafından kabul gördü. Catesby daha sonra diğer bir komplocu olan John Wright ile görüştü. Onunda bir kardeşi vardı. John ve Christopher Wright kardeşler de Katolik bir geçmişten geliyorlarda ve onlarda 1601 Essex Ayaklanmasına katılmışlardı. Ayaklanma sırasında Catesby ile tanışmışlardı. Catesby'nin planını da onlar da kabul etti. Ayrıca Wright kardeşlerin, kızkardeşleri ile 1591 yılında evlenen Thomas Percy'de gruba dahil oldu.

     Thomas Percy, soylu bir aileden geliyordu. Katolik olarak büyümüş, inançlı bir katolik olmuştu. Fakat Katoliklere olan baskılara karşı her alanda mücadele etti. Yargıçlarla, askerlerle, finansçılarla, tüccarlarla, Katolik din adamları ile ve soylularla sıkı irtibat halindeydi. 1601 Essex Ayaklanmasına katılmak istemiş ama hastalığı yüzünden katılamamıştı. Percy, Catesby'nin planını onaylamıştı. Komplonun en büyük organizatörü de o olacaktı.

     Komplocuların diğer ismi ve bugün en meşhuru Guy Fawkes'ın komplo fikrini kimden öğrendiği konusu bugün de şüphelidir. 

     Guy Fawkes Nisan 1570 Tarihinde Stonegate, York şehrinde dünyaya geldi. Edward Fawkes'ın 4 çocuğundan ikincisiydi. Edward Fawkes yerel bir mahkemede yargıçtı. Annesinin ismi Edith. Kendisi tüccar bir ailenin kızıydı. Guy Fawkes'ın doğum tarihi net olarak bilinmemektedir. Fakat 16 Nisan 1570 Tarihinde St.Michael le Belfrey Kilisesinde vaftiz edildiği belgelidir. O tarihte çocukların doğumundan 3 gün sonra vaftiz edildiği hesap edilirse, Guy Fawkes kuvvetle ihtimal 13 Nisan 1570 doğumludur. 

     Fawkes Ailesi Church of England/İngiltere Kilisesi'ne mensup bir Anglikan aileydi. Kiliseye bir düzen içerisinde geldikleri ve kiliseye küçük bağışta bulundukları belgelidir.

     Guy Fawkes 8 yaşında babası hayatını kaybetti. Annesi bir zaman sonra inançlı bir Katolik olan Dionis Baynbrigge (veya Denis Baynbrigge) ile evlendi. Fawkes bu ailede inançlı bir Katolik olarak yetişti. Bölgesinde Katolik bir okul olmadığı için, bir kaç okulda geçirdi. Aksak giden eğitim hayatını o zaman için geç bir yaşta, 22 yaşında tamamlamak için 1592 yılında Flanders/Flaman bölgesindeki bir okula gitti. 

     Burada Wright kardeşlerle tanıştı ve 1593 yılında eğitim hayatını tamamladıktan sonra ülkesine dönerek Montagu Vikont'u Lord Anthony Browne'nin hizmetine girdi. Lord ile anlaşamadı ve ayrıldı. Hemen ardından lordun ölümü üzerine yerine geçen kızı, Fawkes'ı yeniden hizmetine aldı. Fawkes'ın, Lady Maria Browne'ye evlilik teklif ettiği iddia edildiyse de bu hiçbir zaman kanıtlanamadı. 

      Fawkes, kısa bir süre sonra buradan ayrıldı. Tekrar Flaman Bölgesine gitti. Seksen Yıl Savaşları yeniden bu bölge de şiddetlenmişti. Burada, 1595 yılında İspanyol ordusunda ki Katolik İngiliz Sir William Stanley'in Birliğine girdi. Yeni kurulan Protestan Dutch Republic/Hollanda Cumhuriyeti'ne karşı savaştı. Calais Kuşatmasına katıldı, İspanyol ordusuna birçok hizmette bulundu. Burada, isminin Latin versiyonu Guido Fawkes'ı kullanmaya başladı. 

     Kral James'in, tahta çıkışını o da tüm Katolikler gibi umutla karşıladı ama kralın Katoliklere, Heretic/Batıni olarak nitelendirmesi ve baskıların devam edeceği yönünde sinyal vermesiyle, Fawkes harekete geçmeye karar verdi.

     1604 yılında ülkesine döndü. Wright kardeşlerin aracılığıyla Catesby ile tanıştı ve onun planını diğerleri gibi kabul etti.

      Bu isimler dışında komplo da yer alan tüccar Robert Keyes, rahip John Grant, rahip Ambrose Rookwood, rahip Francis Tresham komploculara katılmışlardı. Bu isimler Barut Komplosunun yan aktörleri olarak anılsa da, komplonun başarıya ulaşması halinde büyük rolleri vardı. 

      Grubun son ismi ise Thomas Bates'dı. Bates ailesi Catesby ailesinin hizmetindeydi. Thomas Bates, Robert Catesby'nin hayatı boyunca kahyalığını, silahtarlığını, yaverliğini yapmıştı. Gruba sorgusuz bir şekilde katıldı. Komplonun lojistik kolunu yürüttü. Her kılığa girebiliyor, her kesimle muhattap oluyordu. 



Hollandalı ressam Crispijn Van de Passe tarafından çizilen komplocuların eskizi. Ressam, komplocuları hiç görmedi ama bugün en kabul edilen tasvir budur. 


      

     Komploculardan Catesby, Thomas Wintour, John Wright, Guy Fawkes ve Thomas Percy 20 Mayıs 1604 yılında ilk toplantısını yaptı ve 1605 Şubat'a kadar toplantılar devam etti. Şubat 1605'te tüm komplocular ayrıldı ve evlerine dağıldı. Artık teoride plan hazırdı. Harekat başlamıştı.

      Thomas Percy'nin patronu, Northumberland Earl'ü, krala 50 muhafız göndermişti. Percy'i de komutan olarak atamıştı. Percy böylece saraya, parlamento binasına istediği gibi giriyordu. 

      Thomas Bates, Robert Keyes aracılığı ile Parlamento binasının karşısında bulunan küçük bir mahzen kiralamayı başardı. Komplocular 25 Mart 1605 Tarihinde bu mahzenden, parlamento binasının altına doğru tünel kazmaya başladılar. Amaçları, Lordlar Kamarasının altında ki mahzene ulaşmaktı. Kral, açılış törenini burada gerçekleştiriyordu. Tüneli dört kişilik gruplar halinde gece değil, gündüz saatlerinde kazıyorlardı. Güneş batınca 2 nöbetçi kalıyordu. 

      Percy diğer taraftan Parlamento binasına 2 veya 3 günde bir sağlam çuvallar sokuyordu. Çuvalların kiralanan mahzene götürülmesi kuşku uyandıracağı gerekçesiyle böyle bir yöntem seçilmişti. 

      Kral James ise Katoliklik karşıtı faaliyetlerine devam ediyordu. 7 Temmuz 1605 yılında parlamentonun da desteği ile sert bir yasa ilan etmişti. Komplocular daha da hırslandı.

      20 Temmuz 1605 yılında, hedef edilen bölgenin tam altından, 3.sütunun hemen yanında bir oyuk açtılar. Percy, 2 gün sonra ilk çuvalları tünelin diğer tarafına ulaştırdı. Böylece buradan 5 Kasım Tarihine kadar bir barut transferi başladı. 



Parlamento Binasının eski bir haritası


      Barut dolu çuvallar, mahzene taşınıyor, burada komplocular tarafından boş barut fıçılarına dolduruluyordu. Mahzen kullanılmadığından kimsenin dikkatini çekmemişti. Ayrıca Percy buranın sorumluluğunu da kendi üstlenmişti. Mahzenin bir kapısını içeriden ve dışarıdan kilitledi. Diğerini de işleri bittiği zaman dışarıdan kilitliyorlardı.



1799 yılında çizilmiş, Lordlar Kamarası'nın altındaki mahzenlere ait bir illüstrasyon

      

      Komplocular, planları başarıya ulaşırsa darbeden sonraki yönetiminde detaylarını planladılar. Monarkın tahta geçmesinden sonra, Katolik dışı her türlü soylu, asker, yargıç ve din adamı tasfiye edilecek, tutuklanacak ve birçoğu idam edilecekti. Zaten hesaplarına göre o gece kilit isimlerin birçoğu ölmüş olacaktı. Halk içerisinden tamamen Katoliklerden oluşan bir ordu kurulacak ve çıkabilecek isyanlar en kanlı biçimde bastırılacaktı. Bu ordunun daha çok Katolik İrlanda ve Katolik İngilizlerden oluşması planlanmıştı. Ayrıca İspanya'dan askeri, siyasi ve ekonomik destek alınacaktı. 

      Tarihçiler, komplocuların İspanya ile ilişkisinde bir teoride buluşmuştur. Başarısız komplodan sonra tutuklananların bazıları İspanya ajanı olduğunu itiraf etmiştir ama bu itirafların güvenirliği zayıftır. Çünkü tutuklanan komplocular çok ağır işkencelerden geçirilmişti. Bununla beraber Fawkes gibi bazı komplocular kesin bir dille İspanya ajanı olduğunu inkar etmiştir. Fakat her durumda komplocuların İspanya ile organik bir bağı vardı. 

      Hazırlıklar tüm hızıyla devam etti. Ağustos, Eylül ve Ekim'in ilk yarısında bazen gündüz bazen gece barut transferi devam etti. 

      14 Ekim'de herşey hazırdı. Komplocuların tamamı 16 Ekim'de bir araya geldi, planlarını tekrar tekrar gözden geçirdiler. Parlamento binasının altındaki mahzen ve kiraladıkları mahzen için 20 günlük bir nöbet listesi yaptılar. Parlamento açılış töreni Kasım'da yapılacaktı. Sarayda ve parlamentoda hazırlıklar başlamıştı. Ülkenin her yerinden davetliler, başkente geliyordu. Fakat açılış günü tam olarak bilinmiyordu. Komplocular için en gergin zaman dilimine girilmişti.

       Kral ise Katolik karşıtlığını daha da sertleştiriyordu. Parlamento açılışında, parlamentoya yeni yasalar çağrısı yapacaktı. Ne monarşi ne de parlamento tarafında komplodan bir haber yoktu. Sarayın ajanları Katolik din adamları, soylular ve askerleri üzerine çalışıyordu. Bunların çoğu da Londra dışındaydı. Ayrıca sarayın istihbaratı, Katolik bir isyan bekliyordu. Kimse, saraya, parlamentoya yada yönetimin can damarlarına bakmadı. Komplocular, düşmanlarına o kadar yakındı ki kimse böyle birşeyden şüphelenmedi. Kral ve Anglikan/Protestan yönetim için son saatler geliyordu.

       Fakat ufak bir detay herşeyi tersine çevirdi.

       Monteagle Baron'u Lord William Parker 26 Ekim 1605 yılında Hoxton, Londra'da ki evinde güzel bir sabaha uyandığını düşündü. Kahvaltısını yaparken uşağı Thomas Ward ona günlük mektupları ve parlamentodan gelen evrakları sunuyordu. Lord Parker'ın eline aldığı bir mektup entresandı. Mektupta, Lord'un parlamento açılış gününde parlamentoya gitmemesini hatta etrafında bile olmamasını söylüyordu. Lord şaşırdı. Kendisi, Lordlar Kamarası mensubuydu. O gün muhakkak parlamentoda olmalıydı. Peki mektubu kim gönderdi?

       Monteagle mektubu olarak tarihe geçen bu mektubu bugün kimin gönderdiği halen meçhuldür. Yargılamalar sırasından komplocuların hiçbirisi bununla ilgili bir bilgi vermemiştir. Ayrıca Lord, mektubun imzasız ve nereden geldiğini bilmediğini söylemiştir. Tarihçiler bu mektupla ilgili birçok teori üretse de somut bir açıklama yapamamışlardır. Lord Monteagle'in kahyası ve yaveri Thomas Ward'ın, Wright kardeşlerin ailesi ile ilgili bir bağlantısı ortaya atıldıysa da bu da yargılama sırasında ispatlanamamıştır. 



Monteagle Mektubu olarak tarihe geçen mektubun orjinal halinden bir bölüm. Mektubun kim tarafından gönderildiği hiçbir zaman bilinemedi.


       

      Lord, bunu bir şaka olarak algılayamazdı. Çünkü o dönemde soylulara özellikle bir parlamento üyesine bu şekil de bir şaka yapılması imkansızdı. Kimse böyle birşeyi düşünemezdi. Bunun çok ağır bir cezası olurdu. Lord, derhal mektupla ilgili küçük bir araştırma yaptırdı fakat bir iz bulamadı (bazı tarihçilere göre Lord mektubun sahibini korumuştur fakat bununla ilgili bir delil bulunamamıştır). 

       Sonuçsuz araştırmanın ardından 30 veya 31 Ekim'de Lord Parker, mektubu yaveri ile Lord Robert Cecil'e gönderdi. Bir haber alamayınca 1 Kasım Tarihinde bizzat kendisi Lord'un yanına gitti ve ona mektubu gösterdi. Lord Cecil, durumu araştırması için bir ekip oluşturdu. Bunun bir suikast planı olduğuna karar verildi. Başkentin her yerinde suikastçi avı başladı. 3 Kasım'da saray ve parlamento binasında güvenlik arttırıldı ve aynı gün durum Kral James'e rapor edildi. Kral, soğukkanlı bir şekilde karşıladı. Parlamentonun açılışını geciktirmeyecekti, İngiltere tahtına geçeli kısa bir zaman olmuştu. Birçok sorun vardı ve herşey adeta kısa bir ip üzerindeydi. Böyle bir hareketi çok yanlış anlaşılabilirdi. 

       Yine 3 Kasım'da parlamento ve saray aranmaya başlandı. Aranan saklanan bir suikastçi yada suikastçi ekibiydi. Percy, gelişmelerden haberdar oldu. Arama ekibine katıldı ve ekibi 2 gün oyalamayı başardı. Fakat 5 Kasım, tarihin dönüm noktası olacaktı.



Komplonun Başarısızlığı

        
       5 Kasım gecesinde arama ekibinin lideri, 2 gündür önünden geçtiği fakat Percy'nin 'Birşey bulunamadı' olarak rapor verdiği kapının önünde durdu. Percy'i bulması için bir askeri gönderdi fakat Percy ortada yoktu. Bunun üzerine askerlere kapıyı kırma emri verdi. 

       O gece Fawkes, parlamento da, Catesby ise kiralanan mahzende nöbetçiydi. Kapının dışında duyduğu seslerden şüphelendi. Kapının kırılmaya çalışıldığını anladığı an, tünelden kaçmaya çalıştı fakat bundan vazgeçerek, hızla diğer kapıya yöneldi. Askerler kapıyı kırdığı an, Fawkes'da diğer kapıyı kırmıştı. Kısa bir kovalamacanın ardından yakalandı. İçeri girenler şok geçirdiler. Onlarca barut fıçısı bir düzen içerisinde Lordlar Kamarası'nın altına yerleştirilmişti. Tünel bulundu, parlamento ve saray alarma geçirildi. Çok kısa bir süre içerisinde yüzlerce asker parlamento binasını ve sarayı güvenlik amacıyla kuşattılar. Robert Cecil ve bir grup devlet adamı olay yerine geldi. Fawkes, konuşmuyordu. Tünel hızla takip edildi. Diğer taraftan gelen sesler üzerine Catesby ayrılmıştı. Bütün şehirde büyük bir arama başladı. 

       Percy, parlamento binasının diğer tarafında yakalandı. O ve adamları hemen tutuklandı. Hepsi sorgulandı, Percy ve Fawkes'ın rolü anlaşılınca işkence başladı. İlerleyen 2 günde tüm komplocular yakalandı. 



Mahkeme

      
       Kısa bir süre için birçok kişi tutuklanmıştı ama komplocular ayıklanarak mahkeme de yargılanmaya başladılar. Çok ağır işkencelerden geçirildiler. Kemikleri kırıldı, vücutlarına mil çekildi, tırnaklarına iğne batırıldı, aç ve susuz soğukta bırakıldılar. Bunlar dışında çok ağır işkence aletlerinde işkence gördüler. Mahkemenin amacı daha çok bilgi almak ve bunu Katoliklerin aleyhine kullanmaktı. Fakat işkenceler neticesinde komplocular üstlerine atılan her suçu kabul ettiler. Bu da ortaya karmaşık bir durum çıkardı. Birisi İspanya adına çalıştığını söylerken, diğeri Fransa, bir diğeri Papa hatta John Wright Osmanlı lehine çalıştığını bile söylemişti. Bunun nedeni ağır işkence ile yaşanan travma haliydi. Kral dahi bu işkenceleri fazla buldu. Bunun sebebi komploculara acımasından değildi. Bizzat kendisi bu emri vermişti. Fakat yargıçlar ve sorgulayanlar aşırıya kaçmıştı. Komplocular adeta saçmalamaya başladılar.

        Yine de sorgulama ve mahkeme devam etti. Bu arada Kral ve yönetim bu durumu alabildiğine lehlerine kullandılar. Parlamento açılışı görkemli bir şekilde yapıldı, ülke bir süreliğine de olsa birlik oldu. Kral, karizmasını pekiştirdi.

        Ocak 1606'da, Kraliyet Mahkemesi tüm komplocuları ve onlara yardım edenleri idama mahkum etti. 

        29 Ocak 1606 Tarihinde Catesby ve Percy idam için meydana götürülürken, cellatların elinden kaçmayı başardılar. Ellerindeki iplerden kurtuldular ve kaçarken 2 askeri bayıltarak kılıçlarını aldılar. Bulabildikleri silahlar ile kendilerini takip eden 3 cellata direndiler ve onları püskürttüler. Fakat cellatlardan biri durumu askerlere bildirmeyi başardı. Catesby ve Percy bir süre yüzlerce askere karşı direndiyse de, biri boynundan, diğeri göğsünden ağır bir yara aldı. 2 silah arkadaşı meydana getirildiklerinde hayatlarını kaybetmişlerdi. Başları kesildi, sivri bir uca kondu. Vücutları 4 parçaya ayrıldı ve sivri uçlarla şehrin her yerinde gezdirildi. 

       30 Ocak'ta Robert Wintour, Everard Digby, Thomas Bates, ve John Grant cellatlar tarafından Londra sokaklarında başları yere gelecek bir tahta mekanizma ile sürüklendirilerek infaz edildiler. Başları kesildi, vücutları 4 parçaya ayrıldı.

       31 Ocak'ta Thomas Wintour, Wright kardeşler, Ambrose Rookwood, Robert Keyes ve Guy Fawkes asılarak idam edildiler. Başları kesildi, vücutları 4 parçaya atıldı. Keyes ve Fawkes kendi sandalyelerini tekmelemeyi başarmışlardı. 

       Diğer komplocu ve komploya yardım edenler de 1 Şubat'ta aynı şekilde idam edildi. 

       Son olarak Katolik piskopos ve din adamı Henry Garnet 3 Mayıs 1606 Tarihinde komplo ile ilgili suçlanıp idam edildi. 



Gelenek


       Komplodan sonra kraliyetin ve Kral James'in kısa bir süreliğine de gücü arttı. Kral James meşhur 'Remember' şiirini yazdı. Parlamento 5 Kasım 1605 Tören Yasası-1606 çıkardı. Bugüne özel anma yapıldı ve kraliyetin önemi her yıl vurgulandı. Havai fişeklerle kutlamalar yapıldı. İç Savaş sırasında kraliyet yanlıları tarafından çokça kullanıldı. Ünlü yazar William Shakespare'den Goethe'ye kadar edebiyatta, müzikte, resimde Barut Komplosu ile ilgili bir çok eser verildi. Zamanla bugünün siyasi önemi unutulmaya başlandı. 1800'li yıllarda sirklerde bugüne özel büyük havai fişek gösterileri yapılmaya başlandı. Kraliçe Victoria döneminde 5 Kasım, Guy Fawkes Night/Guy Fawkes Gecesi yada Bonfire Night/Şenlik Ateşi Gecesi olarak kutlanmaya başlandı. Günümüze kadar bu gelenek devam etti ve bugünde etmektedir. Bu gece de havai fişekler atılır, büyük kuleler kurulup ateşler yakılır, çocuklar Guy Fawkes Maskesi adı verilen maske ile kapı kapı dolaşıp para toplar. 

        2006 Yılında sinemalarda gösterime giren V For Vandetta filmi Guy Fawkes'ın hikayesine kısaca değinse de, Fawkes, filmdeki gibi bir Anarşist değildi. Komplonun lideri de değildi.Onu meşhur yapan, askerlerin mahzeni bulduğu gece nöbetçi olmasıydı. 

        Bunun dışında Barut Komplocularına gelecek olunursa; onları kimse gayeleri doğrultusunda sahiplenmedi. 200 yıldan fazla vatan hainleri olarak kabul edildi, sonra da bir eğlence gecesi olarak kaldılar. Sadece İrlanda'da koyu Katolik birkaç grup onları 'selamladılar'. Kuzey İrlanda Sorunu sırasında IRA'nın Katolik kısmı tarafından yer yer sahiplenildiler. İdamlarından sonra kemikleri lağımlara atıldığı için bir mezarları yoktur. 

        V For Vandetta filminden sonra ise yine Barut Komplocuları amaçları doğrultusunda değil, filmdeki karakterin verdiği mesajla ilişkilendirilerek, Millions March sempatizanları tarafından bir figur olarak görülmektedirler.



Çeviri, Hazırlayan ve Yazar: Lord Murrays

Kaynakça:
http://www.parliament.uk/about/living-heritage/evolutionofparliament/parliamentaryauthority/the-gunpowder-plot-of-1605/
http://www.gunpowder-plot.org/
http://www.parliament.uk/about/living-heritage/evolutionofparliament/parliamentaryauthority/the-gunpowder-plot-of-1605/collections/westminster-antiquities/

1 yorum:

  1. Bu çok güzel ve ayrıntılı makale için teşekkürler.Acaba Güller savaşı ile ilgili de ayrıntılı bir yazı hazırlayabilirmisiniz? İç savaşla ilgili makalelerde güzeldi.Teşekkürler

    YanıtlaSil